4/27/2014

Ortak Malların Trajedisi



ABD’li çevre bilimci Garrett Hardin’in, 1968 yılında Science dergisinde yayınladığı makalesinde anlattığı teorisi, bugün yüzleşmek durumunda kaldığımız birçok soruna açıklama getiriyor. İngilizce’de  “The Tragedy of the Commons” şeklinde geçen “Ortak Malların Trajedisi” veya “Ortakların Kullanımı Trajedisi”, insanların ortak kullanımına açık olarak paylaşılan malların kaçınılmaz kötü kaderini gözler önüne seriyor...

Garrett Hardin’in teorisi gayet basit bir hikaye ile anlatılabilir: Koyunlarını develete ait bir otlakta otlatan bir grup çoban kullandıkları otlağın kalıcı zarar görmeden uzun süre kullanılabilmesinin herkesin yararına olacağını bildiği halde, kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmeyi tercih eder. Otlağın zarar görmeden herkes tarafından devamlı bir şekilde kullanılabilmesi için, çobanların koyunlarını gereğinden fazla otlatmamaları veya haklarından fazla koyunu otlağa salmamaları önemlidir.

Ancak ortak amaç aynı olsa da, her çoban kendi açısından baktığında, ne kadar çok koyun otlatabilirse o kadar gelir sağlayacağını bilerek açgözlü bir şekilde hareket eder. Bu da her çobanın mümkün olan en fazla koyunu mümkün olan en fazla miktarda otlatması ve aynı anda diğer çobanların hakkını yemesi anlamına gelir. Etraflarındaki çobanların durmadan koyun sayılarını arttırdığını ve otlağı gittikçe daha fazla kullandığını gören diğer çobanların da aynı bakış açısını benimsemesi uzun süre almaz.

Otlağı kullanan her çobanın kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi ile otlak üzerindeki yük gittikçe artar ve zamanla sürekli artan koyun saysını karşılayamayacak hale gelir. Otlağı kullanan tüm çobanlar, bu durumun farkına varmalarına rağmen, uzun vadede otlağın yok olmasına neden olduklarını bile bile, etraflarındaki çobanların davranışlarını kontrol edemeyeceklerini bildikleri için otlağa zarar vermeye devam eder.

Aslında bu durumu anlamak o kadar da zor değil. Çünkü aynı kaynaktan yararlanan diğer insanların kaynaktan bir damla daha fazla kullanması durumunda sizin de mümkün olan en fazla şekilde kaynağı kullanmak isteyeceğiniz aşikardır. Ortak kullanılan bir kaynağın bireysel kararlar sonucunda zarar görmesi, Ortak Malların Trajedisi teorisinin anlattığı kaçınılmaz kırılgan durumdur. Bir diğer değişle, trajedi, ortak mal olan otlağın geri dönüşü olmayan bir zarar görmesi ve tükenmesidir.

Teori, başkalarının da kendisi gibi düşüneceğini hesaba katmadan bireysel çıkarlar doğrultusunda atılan adımlar, yanlış olduğunu bile bile sadece kendi çıkarlarını düşünerek kısa vadede maksimum fayda elde etmek amacıyla ortak kaynakları aşırı kullanan insan güdüleri, ve kollektif eylemlerdeki uyumsuzluğun bir araya gelmesi ile ortak kullanılan kaynakların uzun vadede tüketilmesinin kaçınılmazlığını vurguluyor. Aslında bugün yüzleştiğimiz birçok durumu açıklayabilecek derecede önemli Hardin’in teorisi. Örneğin yeterli miktarda büyümelerine fırsat vermeden yediğimiz için sonu tükenmekte olan balıklar, sürekli kirlettiğimiz su kaynaklarımız, ve havadaki miktarları hiç durmadan artan sera gazları...

Ortak olarak kullanılan mallar dört temel mülkiyet hakkı içinde yer alabilir: Açık erişim, özel mülkiyet, devlet mülkü, ve toplumsal mülkiyet, yani ortak mal. Bu alanda yapılan akademik araştırmalar, Ortak Malların Trajedisi’ni engellemek için “firma teorisi” ve “devlet teorisi” olarak da bilinen iki temel çözüm önerisi sunuyor. Adından da anlaşılacağı gibi, devlet teorisinde, önceden ortak olan kaynakların devlet kontrolü altına alınması öneriliyor. Diğer teori ise, ortak malların özelleştirilmesinin sorunu çözeceğinin altını çiziyor. Ancak, toplumsal malların, iktisadi bakımdan kontrol ve işletilmesi alanında yaptığı çalışmalar ve katıklarından dolayı 2009 yılında ekonomi alanında Nobel alan ilk kadın olan ABD'li politika bilimci ve ekonomist Elinor Ostrom aynı fikirde değil.

Ostrom, ne tek başına devlet müdahalesinin ne piyasa mekanizmasının doğal kaynakların etkin kullanımında uzun süreli başarıyı sağlayamayacağını; ancak ne devlete ne de piyasaya benzeyen kendi kendine organize olmuş kurumların çoğu zaman ortakların trajedisi sorununu çözmekte başarılı olduğunu gerçek hayat örnekleri ile ortaya koyuyor. Buna verilebilecek en iyi örnek, ortak kullandıkları denizdeki balıkların tükenmemesi için kendi aralarında toplanıp anlaşarak, aldıkları ortak kararla denizi belirli bir düzene göre eşit haklarla kullanan ve bu sayede uzun vadede denizdeki balıkların tükenmesini engelleyen balıkçılar. Gelişmiş ülkelerde buna benzer geliştirilen bir başka sistem avcılıkta kullanılan kota yönetimi.

Hardin’in teorisine getirilen en sağlam ve uzun vadeli çözümlerin, kaynak kullanıcılarının kendi aralarında anlaşıp risk paylaşımını da göze alan sağlıklı bir diyalog ve işbirliği çerçevesinde ortak mallara zarar vermeden kullanılmasını içerdiği aşıkar. Etrafınıza biraz dikkatli bakarsanız, günlük hayatınızda bahsi geçen “trajedi”ye uygun birçok ortak kullanım örneği görebilirsiniz. Çevreye zararlı olduğunu bildiğimiz halde sürdüğümüz arabalarımız, temizliğinin sadece belediyelerin sorumluluğu altında olduğunu sandığımız için hiç düşünmeden kirlettiğimiz sokaklarımız...


Çise Ünlüer (27 Nisan 2014)

ciseunluer@gmail.com

2 yorum :

  1. Bende bloğumda bu konuyla ilgili bir yazı yazmayı düşünürken karşıma yazınız çıktı. Güzel bir yazı olmuş tebrikler. Yazımda sizin bu yazınıza değineceğim.
    www.kisiseldeneyim.com

    ReplyDelete
  2. Bu sabah bu yaziyi yegenim Rüzgar a(yas5.5) okudum. Ne anladin dedim. İnekler yemeklerini cok yerse yemeklerine zarar verir dedi. Yaptigimiz her seyi zarar duseyine ulastirirsak sonraki yapacagimiz seyden mahrum kaliriz. Gerek ortak kullanim alanlari gerekse yanimizdaki sevdigimiz sevdigimiz insanlara davranislarimiz.

    ReplyDelete

 
YEŞİLE DÖNÜŞ | ÇİSE ÜNLÜER | GREEN IT